hararetle

hararetle
feverishly

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • alazlamak — i, hlk. 1) Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak 2) Sızlatmak, yakmak, acı vermek İspirto tatlı bir hararetle midesini alazladı. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dava — is., huk., Ar. daˁvā 1) Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma 2) Sav Erkekler davalarını hanımlar kadar hararetle müdafaa edememişlerdir. H. C. Yalçın 3) mec. Sorun O kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hararet — is., Ar. ḥarāret 1) Sıcaklık Odanın harareti. 2) Susama, susuzluk Çay, harareti giderir. 3) mec. Coşkunluk, ateşlilik Onu bileğinden tutup çekerek hararetle kucaklamak ister gibi yaptı, P. Safa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hararet basmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iltifatlı — sf. Yüze gülen, gönül alan Naciye Hanım bu iltifatlı karşılanışa aynı hararetle mukabele etmedi. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kavga adamı — is. Düşünce ve inançlarını son kerteye kadar hararetle savunan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • talakat — is., ti, esk., Ar. ṭalāḳat Düzgün söz söyleme kolaylığı Sakin ve çekingen Ahmet Naci, umulmaz bir talakat ve hararetle uzun uzun söyledi. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yumşamak — sert şeyi tesir i hararetle ve suda kesb etmek, gevşemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TERMİK — Fr. Sıcaklıkla alâkalı. Hararetle ilgili …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”